Yazar: Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun
Eylül ayının ikinci yarısı ile Ekim ayında Türk kültürü, Türklük bilimi ve Türk dünyasıyla ilgili pek çok toplantı yapıldı ve yapılacak. Bursa’da, Ankara’da, Semerkant’ta ve daha birçok yerde.
Bursa’da bir yandan Türk dünyasının Latin alfabesine geçmesi konusu ele alınırken bir yandan da yeni bulunan İlteriş Kağan anıtlığının tanıtımı yapıldı. 10-12 Ekim 2022 tarihlerinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde Uluslar Arası Geçmişten Geleceğe İpek Yolu Sempozyumu yapılacak. 20-22 Ekim’de de Alanya Üniversitesinde Dünya Dili Türkçe toplantısında bilim adamları bir araya gelecek. Birkaç yıl önceki bir yazımda “Türkologlar ayakta” demiştim. Salgın bittikten sonra Türkologlar yine ayağa durdu.
Ekim başındaki toplantılardan birini de Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü ile Keçiören Belediyesi Ankara’da gerçekleştirdi: 1. Uluslar Arası Türk Kültürü Sempozyumu. 3-5 Ekim 2022 tarihlerinde Keçiören Belediyesinin Yunus Emre Kültür Merkezi salonları ile Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü salonları Türklükle ilgili 100’den fazla bildiriye sahne oldu. Türkiye’nin her tarafından gelen bilim adamları ve uzmanlar bildirilerini okudular.
Açılış bildirilerinden birini okuyan Osman Fikri Sertkaya, Köktürklerin birinci döneminden kalan Bugut yazıtının Brahmi alfabesiyle yazılmış yüzü üzerinde durdu ve oradaki kelimelerin Türkçe olduğunu gösterdi.
Azerbaycan’ın tanınmış romancısı ve Korkutşinası Kemal Abdulla da sempozyumun davetli konuşmacılarındandı. Azerbaycan’da Dede Korkut uzmanlarına Korkutşinas deniyor. Kemal Abdulla’nın Dede Korkut’la ilgili pek çok kitabı ve makalesi var. Özellikle Dede Korkut metinlerinin satır altını okumaya çalışıyor. Bu defa da Dede Korkut metinlerine yeni bir nazariyeyi uyguladı. Azerbaycan kökenli ABD âlimi Lütfüzade’nin ortaya attığı “Bulanık Mantık” nazariyesi şimdiye kadar daha çok iktisada uygulanmaktaydı. Kemal Abdulla ve Rafig Aliyev’in bildirisiyle ilk kez Dede Korkut metinlerine uygulanmış oldu.
Hollanda’nın tanınmış Türkoloğu Hendrik Boeschoten, 14. yüzyıl Orta Türkçe metinlerinin büyük sözlüğünü hazırladığı ve eserin baskıda olduğu müjdesini verdi. Bildirisi böyle bir sözlüğün hazırlanması sırasında karşılaşılan sorunlarla ilgiliydi.
Altay Cumhuriyetinden gelen Adar Artuşev, Altay Tüklerinin boy teşkilatları hakkında ayrıntılı bilgi verdi ve Köbök boyu üzerinde durdu.
Kazakistan’dan gelen Aygül Türikpenova, Kazakistan’daki alfabe değişimiyle ilgili son durumu anlattı. Onun bildirisinden Kazakistan’da kabul edilip uygulanacak olan alfabenin ortak Türk alfabesine gittikçe yaklaştığını öğrendik.
Türk halk bilimi araştırmalarının aksakalları Saim Sakaoğlu ile Fikret Türkmen araştırmalarına hâlâ devam ediyorlar. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinde Eski Uygurca ile uğraşan yeni bir nesil doğdu; birbirinden değerli bildirileriyle Türk dilinin bu eski dönemine yeni aydınlıklar getirdiler. Genç neslin, Türklük biliminin her alanında önemli çalışmalar yaptığına bu sempozyumda yeniden şahit oldum.
15. yüzyıla ait Voyniç el yazması, 1912 yılından beri dünyanın gizemli kitaplarından biri olarak kabul ediliyor ve bilim adamları yanında şifre kırıcılar da kitaptaki yazıyı ve dili çözmeye uğraşıyor. Ahmet Ardıç’ın Türkçe çözümüyle ilgili bildirisi de sempozyumun önemli bildirileri arasındaydı.
Aynı dakikalarda birkaç ayrı salonda bildiriler okunduğu için dinleyemediklerim de oldu. Onları da dinleyen arkadaşlardan öğrenmeye çalıştım. Hasılı üç gün boyunca bir kültür ziyafeti içindeydim. Öyle anlaşılıyor ki Türklük bilimi hızla gelişiyor, genişliyor. Bu elbette Türklüğün gelişmesinin bir sonucudur. Siyaset nereye giderse gitsin Türklük ve Türklük bilimi ileriye doğru gidiyor.